içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Kabataş Yalanı Bir Yaşında

Başbakan Erdoğan’ın Kabataş’ta bebekli bir kadını 80-100 kişi taciz etti yalanının üzerinden bir yıl geçti

Kabataş Yalanı Bir Yaşında

Başbakan Erdoğan, Gezi eylemleri sırasında bir yakınının türbanlı gelininin Kabataş’ta 80-100 kişilik üstleri çıplak, elleri eldivenli bir grup tarafından taciz edildiğini iddia etmişti. Devamında AKPl liler ve yandaş gazeteleri o grubun bebeği de taciz ettiğini, bebek arabasını parçaladığını, gelinin üzerine idrar yaptığını bile ileri sürmüşlerdi.

Oysaki aradan geçen bir yıla ve yayınlanan görüntülee karşın bu yalanı uyduranlar ortada gezmeye ve yalan dolu gazetelerini çıkarmaya devam ediyorlar.

Diğer bir söylem olan Dolmabahçe camiinde içki içtiler yalanı da aynı caminin müezzşni tarafından çürütülmüş, müezzin cami cami sürülmüştü.

İşte bu yalanı ortaya atanlar ve medyada kalabalıkları tahrik edecek ve nefret söylemi oluşturacak şekilde sürdürenlerden bazıları;

Nihal Bengisu Karaca: “Gecizilerin başörtülü anneye saldırı görüntüleri var. Görüntüleri izledim.”

Abdülkadir Selvi: “Kabataş İskelesi’nin karşısına geçerken bir grup eylemciyi görüyor. Bunların Gezi eylemcileri olduğunu fark ediyor, hatta çevre ve ağaç eylemi yaptıkları için de en ufak bir rahatsızlık hissetmiyor. Ama ne oluyorsa o sırada oluyor. Grubun içinden birkaç kadın, ‘Tayyip’in…’ diyerek önce sataşmaya daha sonra saldırmaya başlıyorlar. ‘Ne geldiyse bundan geldi’ diyerek başörtüsünü çekiyorlar, genç anneyi tekmeleye başlıyorlar. Bu sırada grubun içinden bazı erkekler de vurmaya başlıyor. Olay yerindeki bir adam müdahale edip, genç anneyi kurtarmaya çalışıyor. Onu da dövüyorlar. Bebek arabasını parçalıyorlar, genç anneyi tekmeliyorlar. Bu arada, ‘Bu sefer devrim yapıyoruz, sen de gideceksin Tayyip de gidecek’ diye bağıranlar, ‘Tayyip’i asacağız’ diye öfke nöbetine tutulanlar var.”

Balçiçek İlter: “Kalabalık bir grup tarafından darp edilen, tacize uğrayan, bebeği ve kendisi için ölümüne korkan, olur da şikayette bulunursa sokakta tekrar başına bir şey gelir mi kabusu gören… Morluklarını da gördüm, ille de meraklıysanız, ama benim tanıklığıma ihtiyaç yok ki, raporu var zaten. Yaşadığı travmaya tanık oldum, konuşmasına, bana bakamayışına, olayı konuşurken bebeğini odada istemeyişine… Ellerini hiç bir yere koyamayışına… Geç gelen ama sonrasında hiç bitmeyen gözyaşlarına…”

Eyüp Can: Başbakan, Kabataş’ta iğrenç bir saldırıya maruz kalan genç anneyi başörtülü olduğu için miting meydanlarında daha bir hararetle savundu… Kemal Kılıçdaroğlu ise başörtüsünden dolayı adeta bu mağdur anneyi ispata çağırdı! Bir kadını sırf başörtülü olduğu için uğradığı tacizden dolayı ispata çağırmak ne demek? Başı açık olsa… Yine de “İspat et” der miydi Kemal Bey? Vicdanı olan herkes, o genç anneye yapılanları açıkça lanetliyor. O annenin yaşadıklarını anlamak için başörtülü olmak gerekmiyor. Azıcık insan, azıcık vicdan…

İsmet Berkan (Twitter’dan): Çok ama çok acı bir öykü… Maalesef gerçek. Mobese görüntüleri dahil pek çok şey var. Savunulur tarafı olmayan bir olay… (Siz izlediniz mi, sorusu üzerine) Evet.

Elif Çakır: “Elimde 25 yaşında bakmaya kıyamayacağınız kadar masum, gencecik bir anne ve altı aylık bebeğinin fotoğrafıyla izliyorum olan biteni. Ve geceleri bir albasması gibi çöküyor üzerime, bağırıyorum bağırıyorum ama kimsecikler duymuyor, sonra sesimin çıkmadığını, çıkamadığını fark ediyorum. Yüreğimdeki o sıkışmışlık hissiyle, çaresizlik hissiyle günlerdir elimdeki o fotoğraf karesini, o annenin ve bebeğinin yaşadıklarını herkesin hepinizin gözünün içine sokup ‘Bu mu masumluğunuz? diyerek avazım çıktığı kadar bağırmak istedim… Ama sustum. Hepimiz sustuk. Ben ve olayı bilen bütün arkadaşlarımız tek kelime etmeden sustuk.”

Mustafa Akyol: ODTÜ’nün mezuniyet töreninde açılan bir dizi “Gezi Parkçı” pankart, tartışma konusu oldu. Parktaki kadar zeki ve yaratıcı sloganlar yoktu aslında ortada. “Biber kullanma demedik, salça olarak yine kullan” cümlesi, örneğin, biraz “sana ne-saman ye” seviyesini yansıtıyordu. Asıl sorun ise, dev bir pankarta yazılan şu mesajdaydı: “Benim integral alamayan bacılarımı dövdüler.” Bu, Başbakan Erdoğan’ın Kabataş’taki rezil saldırı için söyledikleriyle edilen bir alaydı. Ama asıl o saldırının mağduru olan hanımefendiye karşı yapılan bir terbiyesizlikti. Bu terbiye zaafiyeti epeydir sürüyor aslında. Yaşadığı saldırıyı anlatan insana “ispatla bakalım, yoksa inanmayız” diyenlerce sürdürülüyor. Dolayısıyla bence, Kabataş saldırısına dudak bükmenin altında başka bir şey var: Saldırganlığı, otoriterliği, bağnazlığı hep “karşı taraf”a atfeden, kendi tarafına ise toz kondurmayan bir “cemaatçilik.” Laik cemaatçilik…

Mehmet Metiner:  İğrenç, namert saldırıların görüntüleri elimizde.

Aslı Aydıntaşbaş: “70-100 arası üstü çıplak, elleri deri eldivenli adam” bölümünün abartılı olduğunu düşünsem de, ortada bir taciz vakası olduğuna pek şüphe etmemiştim. Haklıymışım. Milyonlarca insanın sokakta olduğu eylemlerde herkesin pirüpak olmadığı, arada vandalların, magandaların, provokatörlerin de olabileceği ortada. Taciz edilen başörtülü kadın hepimizin kardeşidir.”

Mustafa Karaalioğlu: “Siz, Taksim Meydanı’nda yaktığınız ateşin etrafında şarkılar söylerken içinizden bir güruh hemen aşağıda Kabataş’ta genç bir “başörtülü” kadını ve bebeğini tartaklıyordu. Mizah duygularını yitirmişlerdi ama küfürleri gayet okkalıydı. Bu ülkenin işgal yıllarından beri şahit olmadığı bir sahneyi oynuyorlardı. Afacan değil barbardılar! (…)

 

Tarih: 11-06-2014

FACEBOOK YORUM
Yorum