içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Ey Halkım!

Zerrelerden kürelere, yerlerden göklere kısacası bu âlemin içinde, bilirim benim ismim önemsiz, cismim ise değersizdir. Başımdaki dertlerin çeşidi sonsuz, bahtımın yolu ise belirsizdir. Lakin böyle söyledim diye sanma ki bu bir şikâyet dilekçesidir. 

Ey Halkım!

Uğruna nice canların feda edildiği Cumhuriyet değerleri, laiklik, dürüstlük, adalet ve ahlak bozuldu; sessiz kaldın. Akıl ve izanı yok saydın. Tercihlerinle ruhuma eza saldın. Ama yine de şükür ben şanslıydım; ya peşine takılıp hain ve hilekâr; varlık peşinde koşup zalim ve sahtekâr; âlim ve saygın görünüp gafil ve riyakâr; sırtımı sana dayayıp azgın ve zulüm kâr; namuslu görünüp ahlaksız ve vicdansız olaydım. Sonra eşimin, dostumun yüzüne ben nasıl bakardım!...

Ey Halkım!

Ne zaman sözde liderlerin ağzından dış güçler, jeopolitik ya da jeostratejik gibi laflar duysam tüylerim diken diken olur, midem kaynar ve kalbim sıkışır işittiğim yalan ve dolanlara. Çünkü bu sözler edilince akan sular durur; okumuşlar, mürekkep yalamışlar böyle kelimelerin tılsımını iyi bilir! Aslında kitap yüzü görmemişler üzerinde bu kelimeler daha da etkilidir.

İsmim önemsiz, cismim değersiz diye bana inanmıyorsunuz ya! Dönün bakın ve az biraz düşünün üzerinde şu sarf edilen sözlerin: Kendi evimizdekiler cirit atarken, komşumuzdaki bütün teröristleri temizleyecekmişiz... Bilmem neyin doğusunda… Hey millet! Ya bu bir tuzaksa… Bizi kışkırtıp yanlışa saldırtmak niyetindeyse şu dış güçler…

Söylemeye çalıştığım şey şu: Medya ve iletişim kolaylıkları yüzünden günümüzde o kadar yoğun bir yalan bombardımanına maruz kalıyoruz ki, öğrendiklerimizi, kendi deneyimlerimizi, gözümüzle görüp kulağımızla duyduklarımızı bile neredeyse, medya ve sanal dünyanın gösterdiklerinden ayırt edemiyoruz. Gerçeği ve kurmacayı ayırt etmekte her gün sınıfta kalıyoruz.

Ben diyeyim yüz, siz deyin iki yüz, aslında binlerce yıldır sürüp gider bu savaş yaşadığımız şu topraklarda. Kuzeyde Rusya, doğuda Gürcistan, Ermenistan ve İran, batıda Yunanistan, güneydoğuda Irak ve Suriye; hepsi yıllardır komşularımız. Gözünü kapatınca göremezsin lakin güneyden de oyarlar dibimizi Kıbrıs’ta. Diğerlerini ne sen sor ne ben söyleyeyim; Düvel-i Muazzama yani yeni moda söylenişiyle dış güçler, yedi denizleri aşarak gelirler. Hoş, geldikleri gibi gerisin geri gönderildiklerini de unutmayın, dik durmasını bilen dedelerimizin zamanında.

Ey Halkım!

Düşman dediğin kahpedir, kıyıcıdır; Allah’ı maldır, dini imanı soymaktır. Irzı, namusu, utanması, acıması, sözü, yemini yoktur; bunlardan habersizlik körlük, kendine, ailene, vatanına ihanettir. Elbette öyledir.

Peki toplumsal barışı sağlamak, insanların canını korumaya engel midir?

Aslında sizlerde iyi bilirsiniz ya! Yıllarca ter dökülerek kazanılanların, gücünü ölçüp biçemeyen, kendisine hesapsız kitapsız güvenen diktatörlerin elinde ülkelerin yıkıldığı çok görülmüştür.

Ülkenin üzerinde oynanan oyunlara sırtımızı mı döneceğiz? Yapılanları görmezden mi geleceğiz? Elbette hayır. Karşılık da vereceğiz, öç de alacağız lakin ölçüp biçerekten, pundunu bekleyip dengesini bulduraraktan.

Aydın dediğin, bilgi gücüyle denizin derinliğinde gezinir; halkın dağın arkasındakileri gören gözü, duyan kulağı, söyleyen dilidir. Ama bilenlerin ışığı sönmüş, bilmezlerin uykusu yeryüzünü sarmışsa ve de tek yeteneği söyleneni yapmak olan yöneticiler ülkenin dört bir yanına taht kurmuşsa, biz ne desek boşuna...

İsa’dan bin üç yüz yıl, günümüzden üç bin üç yüz yıl önce Musa’nın yazdığı Tevrat’ta anlatılan Ortadoğu’daki zulüm, haksızlık ve insanların birbirini yemesi gibi olaylardan ne farkı var bugün yaşananların?

Uzak durun şu Ortadoğu bataklığından! Çünkü tarih tek tek yazmıştır o bölgenin bitmek bilmez didişmelerini, boğuşmalarını ve karışanların birbirlerini güçten düşürmelerini, sonra da başlarına gelenleri.

Ey Halkım!

Uzun lafın kısası: Gerçek hüner barışı korumaktır. Ben derim ki, her ne yapılacaksa, sakın unutmayın Atamızın şu “Yurtta sulh cihanda sulh” sözünü.

Bu yazı 3873 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum