içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Laiklik Yanlış Biliniyor

 

Laiklik bize din ile devlet işlerinin ayrılması diye öğretildi. Bu tanım hem çok eksiktir ve hem de birileri tarafından kasıtlı olarak daraltılmıştır. Üstelik bu tanım, laikliği savunan pek çok kimse tarafından da yanlış kullanılmaktadır. Bu yazıda, laikliğin taşıdığı anlama odaklanacağız.

 

Anayasamız Gereğince Türkiye Cumhuriyeti Laik Bir Devlettir

 

Laiklik, anayasamıza ilk defa 5 Şubat 1937’de girmiş olsa da, bu kavram Atatürk Devriminin tam merkezinde yer almaktadır. Atatürk, yeni devlette toplumsal yaşamın aklın ve bilimin esaslarına göre işlemesini hedeflemiştir. Bu laiklik prensibinin tam kendisidir.

 

Kişiler de Laik Olabilir mi?

 

Laikliği, gerçek anlamına en yakın tanımlayan kişi “Türkiye’de Çağdaşlaşma” adlı kitabın yazarı Niyazi Berkes’dir. Ona göre laiklik, çağdaşlaşma deyimi ile eş anlamlı kullanılmakta olup, toplumsal yaşamda geleneklerin oluşturmuş olduğu akla ve bilime uygun olmayan davranış ve değerlerden uzaklaşma işidir. Ancak, bu laik yaklaşım sadece Berkes’in kitabını özümseyerek okuyanlarca anlaşılmış ve kavram özellikle Atatürkçü olduğunu iddia edenler tarafından din boyutuna indirgenerek daraltılmış ve topluma bu dar anlayışla benimsetilmeye gayret edilmiştir.

 

Laikliğin sadece din eksenine oturtulması, laiklik karşıtı muhafazakâr ve dinci çevrelerin çok işine gelmiştir. Bunlar, din-devlet ilişkileri ekseninde laikliğin içini boşaltmışlardır. Öyle ki, “devlet laik olur, kişiler laik olmaz” söylemi ile kafalar karıştırılmıştır. Gerçekte kişilerin laik olması gerektiği kasıtlı olarak göz ardı edilmiştir.

 

Laiklik, sadece dini uygulamaların ya da geleneklerin oluşturmuş olduğu kurallar ya da davranış biçimleri ile alakalı farklılıklar olarak algılanmamalıdır. Laik kişi, toplumda birlikte yaşamanın gerektirdiği her türlü kurala ve davranış kodlarına en uygun hareket eden kişidir. Bu kurallar tabi ki akla ve bilimsel esaslara uygun belirlenmiştir.

 

 

Laik Düşüncede Sadece Kurallara Uymak Yetmez, Diğer Kişilerin Hak ve Hukukuna Saygı Göstermek de Gerekir

 

Laik kişi kendisini özgür hissettiği kadar diğer kişilerinde özgürlüğüne ve tercihlerine saygılıdır. Diğer kişilerin farklılıkları bir zenginlik olarak görülmektedir. Her kişinin farklı bir birey olduğu gerçeği laik düşüncenin tam merkezinde yer alan bir kuraldır. Diğer kişilerin farklı yönlerine tahammülsüzlük laiklik değil, yobazlıktır.

 

Laik bir kişi; gece yeterli ışık altında tırnak kesilebileceği, bir yere sağ veya sol ayakla girmenin hiçbir farkının olmayacağı, kazaların sebebinin yanlış yapılan işler olabileceği ve toplum yaşamında her şeyin akılcı ve bilimsel bir açıklaması olabileceği konusunda aklını kullanabilme becerisi gösterebilen kişidir.

Bu yazı 3768 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum