içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Madımak’tan Sonra

27. dönem Antalya Milletvekili Kemal Bülbül çok tatlı bir adam, TBMM´de bir konuşmasında diyor ki madem biz de bu ülkenin vatandaşıyız, neden Aksaray'da camii var, fakat Cem evi yok? Sorunun naifliğine bak. Alevilerin başına ne geliyorsa bu pozitifliğinden sanırım, tabii ki retorik gerektiriyordur bazen, fakat hala komik. Yine aynı konuşmasında hoşnutsuzluğunu belirtiyor, gerekçe ise Gülten Kısanak´ın isteği üzerine gönderdiği, ana akım çizgisinde Alevilik tarihi üzeri kitapların cezaevi yönetimi tarafından geri çevrilmesi.

 

Madımak´ta yaşananları göz önüne alınca, tarihsel bir ilerleme var diyebilir miyiz acaba, artık Alevilerin derdi kitaplarının serbest dolaşımı ya da Saray´da Cem evi bulunmama noktasına kadar gerilemiştir diye?  Bir daha tekrarlanmayacaksa yakma olayları, evet diyebiliriz. Peki kesin midir bu, gerçekten Aleviler bir daha katledilmeye çalışılmayacak mı Anadolu topraklarında? Sonuçta 15. yüzyıldan itibaren İdris-i Bitlisi ile başlayan bir gelenek mevcut. Bu şahıs Alevi olan herkese nefret tohumlarını tüm Anadolu topraklarına serptiğinden beri.

 

Toplumsal kabul noktasında bu nefretten sıyrılmaya çalışmak ise öyle derin bir refleks olarak işlemiş ki yüreklere. ´´Gördüm seyreyledim Hacı Bektaş´ı´´ diye ömrünü tüketen Neşet Ertaş´ın bile cenazesinin camiden kalktığı bir düzenden bahsediyoruz sonuçta. Sivas´ta yananların canlarına, ruhlarına önlerinde eğilerek saygı duruşunda bulunan Neşet usta, yakanlara ise özür dileyerek cehalet sürüsü onlar demiştir ancak, yine aynı naiflik.

 

Sayıları azalıyor mutlaka, Cumhuriyet ilan edildiğinde yaklaşık yüzde 30´a tekabül eden Anadolu Aleviliği nüfusu artık yüzde 15´e kadar geriledi. Onlar inançlarını daha özgürce yaşayabileceği topraklara doğru göçerken, özellikle Suriye iç savaşından kaçarak gelen Sünni nüfusun daimî yerleşiminden sonra Cumhuriyet sınırlarında Alevi kimliği gittikçe marjinalleşmeye devam ediyor, edecek.

 

Mafya babası Sedat Peker´in bahsettiği gibi bir derin devlet var mı bilinmez, fakat onlarca yıldır, daha homojen bir toplumsal yapı oluşturmak isteyen derin bir akıl olduğu ortada, neredeyse 20 yıllık iktidar erkinin bile üzerinde kudreti bulunan. Sadece son 50 senede gerçekleşen Kırıkhan, Malatya, Maraş, Çorum saldırıları, hatta İstanbul´un göbeğindeki Gazi Mahallesi olayları bile başarılı olduklarının bir kanıtı. Fakat hepsi bir tarafa, Sivas diğer tarafa. Lütfen ama, ders bir, insanlar yakılmaz. Ne düşünürlerse düşünsünler, neye inanırlarsa inansınlar, insanlar yakılmaz.

 

En son naiflik de burada, hala inanamıyoruz. Yaratılanı Yaradan´dan ötürü seven, her bir cana kutsiyet yükleyen, ´´İnsanoğlu küçük bir varlıktır, fakat tüm evren de onun içine sığdırılmıştır´´ diye düşünen bir kitleye, ama sizi yakmak isteyenler var kısmını anlatmak öyle zor ki. Fakat yakıyorlar, sonra da hayırlısıyla zaman aşımına uğruyorlar. Halbuki insanlığa karşı işlenen suçlar zamansızdır, Sivas ise yüreğimizde zamanı tükenmez bir yaradır.

Bu yazı 2514 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum